8 Temmuz 2014 Salı

Müslüman bir kadın Kuran’a göre nasıl giyinmesi gerektiğini bilir

Burada bu önemli noktayı da özellikle belirtmek gerekmektedir: Müslüman bir kadın Kuran’a göre nasıl giyinmesi gerektiğini gayet iyi bilir. Bunun için bir erkeğin kadınlara neyi nasıl giyeceklerini tarif etmelerine ihtiyaç yoktur. Bir erkeğin, bir kadının nasıl giyineceğine karışma, onu yönlendirme veya yargılama hakkı da yoktur. Bu hakkı ona Allah vermemiştir. O halde hak iddia edebileceği bir durum söz konusu değildir. Bugün, özellikle Müslüman toplumlarında dile getirilmesi ve ifşa edilmesi gereken önemli bir gerçektir bu.
Bir kadın başörtüsü de takabilir, çarşaf da giyebilir, başı açık veya dekolte de olab

Müslümanlara Yapılan Saldırılar Dünya Genelinde Yaygınlaşıyor: Şimdi de Sıra Sri Lanka'da

Sri Lanka Hint Okyanusunda bir ada. Kısa bir süre önce dünya gündemine Budistlerin Müslümanlara saldırması ile dünya gündemine girdi.
20 milyon nüfusa sahip Sri Lanka'nın yüzde 70'i Budist. Müslümanlarsa ülkenin en büyük azınlığı ve nüfusun yüzde 10'unu oluşturuyor. Ülkedeki diğer azınlıklarsa Hindu ve Hıristiyan.
Sri Lanka'da milliyetçi Budist grup Bodu Bala Sena, ülkenin güneyindeki Aluthgama kentinde miting düzenledi. Bu mitinglerin hemen ardından Aluthgama ve Dharga'da patlak veren şiddet olaylarında dört Müslüman katledildi, yüzlerce kişi yaralandı, Müslümanlara ait onlarca ev ve işyeri yakıldı ve yıkıldı.

Bizi Birbirimizden Ayıramazsınız

Komünist tehlikenin hala devam ettiğini Ağrı’da tekrarlanan seçimler sonrasında bir kez daha görmüş olduk ancak durumun ciddiyetini anlamak için ülkemizin doğusuna bir göz atmamız da yeterli olacaktır. Gerek seçim sonuçları, gerekse bölgede yaşanan olaylar bizi rahatsız eden tabloyu ortaya koyuyor: Ciddi boyutta bir bölünme tehlikesi ile karşı karşıyayız.

PKK, yıllardır iç içe yaşadığımız Kürt kardeşlerimizi bizden ayırmak ve zorla, baskıyla, silahla, tehditle onları kontrol altında tutmak için çalışıyor. Sistemli olarak, sözde akademilerinde verdiklerinde Darwinist-materyalist eğitim ile de kardeşlerimizi komünist bela çukurunun içine çekmek istiyorlar
.
“Özerklik”, “Federasyon” gibi vaatlerin altında yatan anlam ise çok açık:  Güneydoğu’nun özerk olması, BÖLÜNMESİ ve bizden ayrılması demektir ki ASLA VE ASLA ÜLKEMİZİ BÖLDÜRMEYİZ. Asla ve asla güzel ahlaklı, dindar Kürt kardeşlerimizi, zalim komünist sistemin pençesine terk etmeyiz. Gerekirse 70 milyon şehit oluruz ama tek karış vatan toprağını vermeyiz.

29 Mayıs 2014 Perşembe

Ortadoğu'da Aşiretleşen Devletler ya da Devletleşen Aşiretler

Aşiretler soya dayalı sosyal bir örgütlenme biçimi ve hemen hemen tüm Arap coğrafyasında görmek mümkün. Yemen’de de sosyal hayatın hatta siyasetin en önemli figürleri aşiretler.
 
Aşiretlerin içindeki dayanışma ruhu mensuplarına avantajlar sağlıyor. Ayrıca aşiretler sayesinde büyük toprak parçalarını, insan ve hayvan nüfusunu sevk ve idare etmek kolaylaşıyor. Bu nedenledir ki Aşiretler, Arap coğrafyasında tarım çağından içinde yaşadığımız modern çağlara kadar varlığını sürdürebilmişler. 

Bir Karınca Her Zaman En Kısa Yolu Bulur

Yiyecek bulmak için dışarıdaki dev dünyaya adım atan bir karınca için zaman çok değerlidir. En kısa süre içinde yiyeceği bulması ve bir an önce yuvasına dönmesi gerekir. Küçücük boyutlarına rağmen karıncalar bu görevde insanlardan daha başarılıdırlar... 
Karıncaların Yol Bulma Stratejisi
Karıncalar, yiyecek bulmak için kendi bireysel

23 Mayıs 2014 Cuma

Fırsatları iyi değerledirmek ya da...

Fırsatları iyi değerledirmek ya da değerlendirememek

Seçim yapmak zorunda kaldığınız durumları düşünün, iyiyi ve kötüyü ayırt etmeniz gereken, kendi nefsinizle çatışan ya da başkalarının çıkarlarını ön plana almanız gereken durumları…
Bütün bunlar ruhunuzun eğitilmesi için var edilen olaylardır ve insanın dünyadaki imtihanının bir parçasıdır.

Soma ve Türkiye’nin yüzleştikleri

Felaketler ardından zor dönemleri getirir. O zor dönemler, insanların ortak bir duyguyu paylaştıkları, ortak düşündükleri zamanlardır. İşte Türkiye, Soma faciası ile şu anda böyle bir dönemden geçiyor. 
 
Yaşamını yitirenleri, birer birer kazılan mezarları, maden ocağının girişinin önünde oğullarını, babalarını, eşlerini bekleyenleri izlemek kolay değil elbette. Şu bir gerçek ki Türkiye ciddi bir sınavdan geçiyor. Bu sınav Türk halkını, bölgedeki sorumluları ve elbette hükümeti yakından ilgilendiriyor.

Dinimizde Baskı Ve Tahakküme Yer Yoktur

Güzel dinimiz İslam’ın önemli bir özelliği vardır. Kişinin yapacağı ibadetlerin Allah Katında makbul ve kabul edilebilir olması için, ibadetler içten gelerek, kalben kanaat getirilerek yapılmalıdır.
Bunun için de kişinin önce Allah'ın varlığına, dinin gerekliliğine kesin inancı gerekir. Allah’ı hür aklıyla kavraması, Kuran’ı hür iradesiyle kalben tasdik etmesi gerekir. Ancak bu şekilde tüm benliğini ruhunu dinin güzelliklerine, nimetlerine alabildiğine bırakması mümkün olabilir.

Kişinin yapacağı ibadetlerin veya hizmetlerin şuurlu yapılması da önemlidir. İslam dinini yaşayacak birinin severek ve isteyerek Müslüman olması, Allah'ın emir ve tavsiyelerini canı gönülden, kendi vicdani kanaati ile yerine getirmesi şarttır.

Örneğin kişi, kılacağı 5 vakit namazı, malından infak ederek vereceği sadakayı veya tesettürle ilgili hükümleri yalnızca Allah rızası için, isteyerek, kanaat getirerek, severek yerine getirmelidir.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

İslam Yeniden İhya Edilecek

Dünyadaki birçok insan Kuran’dan habersiz ve buna kendini müslüman olarak adlandıran kişiler de dahil. Hatta Kuran’ı hiç okumamış, kendi türettikleri ruhbanlıklarla, batıl inanışlarla Kuran ahlakını yaşadıklarını iddia eden büyük bir kesim var. Kuran’ı değil aslında batıl bir dini yaşıyorlar ancak bunun farkında değiller.

Bu kişiler Allah’ın verdiği nimetleri haram kılıyor, güzellik, sevgi ve huzur dini olan İslam’ı haşa insanların özgürlüklerini, sevinçlerini kısıtlayan, dünyayı yaşanamaz hale getiren bir din gibi sunuyorlar. Allah’ın verdiği ve helal kıldığı nimetleri “din adına” yasak kılarak, hakkı batıl ile örtüyorlar.

Bu kesimin din anlayışlarına baktığımızda hep nefret, öfke, mutsuzluk var; hep yasaklar, hep kısıtlamalar, hep sıkıntı var. “Müslüman gülemez, mutlu, sevinçli, eğitimli, modern, bakımlı olamaz, müzik dinleyemez, dans edemez” diyorlar. Bu gibi kişilerin kalpleri, ruhları gecenin zifiri gibi kapkaranlık çünkü Hakkı uygulamıyor, hakkın yerine batılı koyuyorlar.

1 ayakkabı, 1 çorap ve 3 kardeş

Aslında yazımın başlığı Suriye’de yaşanan zorlukların bir bölümünü kısaca anlatıyor.
Suriye’den paylaşılan resimler bir mizansen değil ya da 1. Dünya savaşından kalan görüntüler değil, 3 yıldır devam eden iç savaşın resimleri bunlar.

Kışın soğuğunda tek bir ayakkabı ve tek bir çorap ile ısınmaya çalışan 3 küçük kardeşin resmine bakmak bile istemediğini yazmıştı bir kişi. Oysa bu resimlere iyi bakıp hamiyet hislerimizin güçlenmesini sağlamak çok önemli. Evinize ya da biraz daha uzağa evinizin yakınına bomba düştüğünü düşünün.

Böyle bir durumda ne çoraplarınızı yanınıza alabilirsiniz ne ayakkabılarınızı ne de yiyeceklerinizi. O anda sadece canınızı kurtarmaya çalışırsınız, o anda sadece o yerden uzaklaşmaya gayret edersiniz.

Sonrasında da yıkıntılar içinde bulduklarınızla idare edersiniz. İşte başta tarif ettiğim resimdeki kardeşlerin yaptığı bu.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Bülent Arınç Özür Dilemeli

Neden mi?

Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç, katıldığı bir sempozyumda benim tertemiz, iffetli imanlı çok değerli kız kardeşlerim hakkında hoş olmayan açıklamalar yapmıştır.
Arınç söylemiş olduğu sözlerle, sadece beni ve arkadaşlarımı değil Türkiye’de yaşayan başı açık, dekolte giyinen, gülen, eğlenen, şarkı söyleyen, bikini mayo giyen, özgür yaşayan tüm kadınları büyük bir itham altında bırakmıştır.

Bülent Arınç, “İslam adına, iman adına, Kur'an adına, edep, fazilet adına, namus, ar, haya adına bir şey bulamıyorsunuz”  şeklindeki açıklamasından dolayı özür dilemelidir. Sadece bizden değil tüm başı açık, dekolte giyinen, modern kadınlardan özür dilemelidir. Türkiye’deki kadınların %90’ının başı açıktır.

Arınç, kendi inançlarına göre başı açık, diledikleri gibi giyinen, modern, gülen ve eğlenen kadınları çirkin bir hayat yaşadıkları ve namussuzluk yaptıkları yönünde bir iftiraya maruz bırakarak hedef göstermiştir. Oysa ki, Arınç’ın gelini de başı açık, mini etek giyen, dekolte kıyafetler tercih eden bir bayandır. Ve bana göre bu son derece de normaldir. Ayrıca Sn. Arınç, gelininin evlenmeden önce oğluyla bir süre flört etmiş olmasını da son derece normal karşıladığını belirtmekte ve hatta “bundan memnuniyet duyduğunu” ifade etmektedir. Dahası Arınç’ın kendisi de dekolte hanımlarla birlikte eğlenmekte, şarkılar söylemekte, fasıl yapmaktadır. Dolayısıyla tüm bunları “namussuzluk” olarak gördüğünü söylemiş olması çok büyük bir hatadır.

16 Mart 2014 Pazar

Kuran'da işeret edilen elementler ve denizlerin karalara oranı

Halepçe Ve Değişmeyenleri Değiştirmek

Bir konu tekrar tekrar hatırlanmazsa ve hatırlatılmazsa unutulabilir, yaşandığı anda çok derin etkisi olsa bile zaman içinde bu etki kaybolup, detaylar hatırlanmayabilir. Bu herşey için geçerli hatta katliamlar için bile...

İşte bu yüzden sık sık dünyadaki zulmü hatırlatmaya çalışıyoruz, işte bu yüzden kaybolan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi, Arakan’daki yitmişliği, Suriye’deki çaresizliği, Kırım’da geçmişte yaşanmış sürgünü, Filistin’deki zorlu hayatları anlatıyoruz, resimlerini paylaşıyoruz. Zulmü hatırlatıyoruz ki zalimlerden herkesin haberi olsun ve cesaretleri kırılsın.

8 Mart 2014 Cumartesi

Hristyanlıktaki üçleme yanılgısı 2

Hristyanlıktaki üçleme yanılgısı 1

Hayatın anlamını arayanlara…

Hayatın anlamını aramak” özellikle gençlik döneminde dikkat verilen konulardan biridir. Eğer kişi inançlı değilse çevresinden duyduğu, okuduğu ya da etkisinde kaldığı kişilerden gördüğü kadarıyla kendince çıkarımlar yapar ve sonuçlar elde eder.
Örneğin Budizme ilgi duyan birinden etkilendiyse Budizmin öğretilerini kendince mantıklı görebilir ya da ailesinde doktorlar varsa, ideali ve hayatın anlamı onun için doktor olmaktır. Bir insanın idealinin olması ve bunun için çalışması tabi ki normaldir ancak bunun tek hedef haline gelmesi, buna ulaşılmadığında hayatın anlamını yitirmesi yanlış olandır.

5 Mart 2014 Çarşamba

I AM A MUSLIM


Yalnız değilsiniz

Dünya’daki Ekonomik İstikrarsızlıklar Kuran Ahlakı’nın Yaşanmasıyla Kesin olarak Son bulur

Allah Kuran'da, mal sevgisini insanları dünyaya bağlayan konulardan biri olarak anlatır. Şüphesiz ki mal sahibi olmak, para kazanmak, bu parayla güzel bir yaşam sürmek her insanın en meşru hakkıdır. Allah dünya nimetlerini kulları için yaratmıştır. Ancak kişinin gerçekte Allah'a ait olan malı kendisininmiş gibi sahiplenmesi, yığdıkça yığması ayrı bir durumdur. İnsanın büyük bir hırsla, Allah’ı ve ölümü unutarak yaşaması, Allah'ın kendisine bahşettiği bu nimetleri ihtiyaç içindeki mazlumları görmezden gelerek sadece şahsı için harcaması ona bulaşmış manevi bir hastalıktır. Çünkü bu durumdaki bir insan ölümün yakınlığını, hayatın geçiciliğini neredeyse hiç düşünemez. Oysa insanın yaratılışının gayesi Allah'ın rızasını kazanmasıdır.

2 Mart 2014 Pazar

İMTİHANIN SIRRI VE KADERE TESLİMİYET

HABERTÜRK'TE YAYINLANAN RÖPORTAJIMIZ

'Hiçbirimizde estetik yok!'


Adnan Oktar'ın "kedicikleri" olarak tanınan Ceylan Özbudak, Aylin Kocaman ve Damla Pamir Özge Mine Sarıçam'a konuştu... 


Adnan Oktar, A9 TV’de yaptığı İslami programlarda tüm Türkiye’ye tanıttığı nam-ı diğer “kedicik”leri, onlarla yaptığı sohbetler, özellikle de onların giyim kuşam tarzlarıyla kafamızdaki tüm algıları yerle bir etti. Karşımızda dişiliklerini gizlemeyen hatta bunu hepimizden fazla gözler önüne getiren bir düzine Müslüman kadın vardı. Ne yapmaya çalıştıklarını tam olarak anlayamamıştım, gözüm sadece makyajlarına ve kıyafetlerine takılıyordu. Şimdi her şeyi onların ağzından öğreneceğiz.

27 Şubat 2014 Perşembe

Tavuskuşu tüylerindeki harikalık

Neyi, Nasıl ve Ne Zaman Yapacağız?

Bazı insanlar Kuran-ı Kerim'i ulaşılmaz ve hatta anlaşılmaz bir kitap gibi görürler. (Kuran'ı tenzih ederim) Kuran'ın sürekli okunması, anlanması ve ve her an Kuran'a göre yaşanması gerektiği ise bu kişilerin muhtemelen akıllarına bile gelmemiştir.

Oysa bu yanılgı, birçok insanı boşluğa, sıkıntıya, hüzne, kıskançlığa, nefrete, kargaşaya, savaşa özetle felaketlere sürükleyen bir durumdur. Allah Kuran'ın okunması, kavrayıp anlanması ve hayata geçirilmesi gerektiğini bize ayetlerde bildirmiştir:

23 Şubat 2014 Pazar

Müslümanlar mutlaka güç birliği yapmalı

İman arttıkça imtihanın şiddeti de artar

Dünya dediğimiz yer bizim sonsuza kadar hayatımızı sürdüreceğimiz, eğlenmeye geldiğimiz bir yer değil. Bir göz açıp kapama süresi kadar kalacağımız bir yere neden tutkuyla ve hırsla bağlanalım ki? Asıl hayat, ahiret hayatımız olacaktır.

Ahiretteki sonsuz hayatımızın daha da güzelleşmesi için, Allah dünyada bizi çok çeşitli olaylarla deneyeceğini bildirmiştir. Peki dünyadaki imtihanımızın sırrını kavrayabilmek için neler yapmalıyız, hiç düşündünüz mü? Yoksa başınıza gelen olayları sadece sebep sonuç ilişkileri içerisinde değerlendirip, yüzeysel mi düşünüyorsunuz?

Yusufçuk gözündeki ve kanatlarındaki müthiş özellikler

Yarını düşünmeden yaşanır mı?

Gününü gün etmek”, “Anı yaşamak”, “Yarını düşünmeden yaşamak”…

İlk anda etraflarına gülücükler dağıtan, dıştan çok mutlu gibi görünen ancak içlerinde yaşadıkları sıkıntı her hallerinden belli olan bazı insanların hayat felsefesini özetleyen bu terimler aslında çok önemli.  
Elbette ki dünyada verilen zamanı en güzel şekilde değerlendireceğiz, her anın kıymetini bilerek hareket edeceğiz ancak amacımız sadece bu olmayacak.

16 Şubat 2014 Pazar

Toplardamalarda kan akışı yukarı doğru nasıl sağlanır

Kendi kusurlarınıza karşı kör olmayın

Birçok insan hoşnut olmadığı bir sorunla karşılaştığında hatayı önce kendisinde aramak yerine, o hatadan karşı tarafı sorumlu tutma eğiliminde olur. Telafiyi, özrü, haksızlığın kabul edilip, alttan alınmasını hep karşı taraftan bekler. Üstelik kendisini haklı çıkarabilecek delilleri de ardı ardına sıralayabilir. Peki bu yaklaşım tarzı hakkaniyetli bir tavır mıdır?

1 ayakkabı, 1 çorap ve 3 kardeş

Aslında yazımın başlığı Suriye’de yaşanan zorlukların bir bölümünü kısaca anlatıyor.
 
Suriye’den paylaşılan resimler bir mizansen değil ya da 1. Dünya savaşından kalan görüntüler değil, 3 yıldır devam eden iç savaşın resimleri bunlar.
 
Kışın soğuğunda tek bir ayakkabı ve tek bir çorap ile ısınmaya çalışan 3 küçük kardeşin resmine bakmak bile istemediğini yazmıştı bir kişi. Oysa bu resimlere iyi bakıp hamiyet hislerimizin güçlenmesini sağlamak çok önemli. Evinize ya da biraz daha uzağa evinizin yakınına bomba düştüğünü düşünün.

8 Şubat 2014 Cumartesi

Olayları iman gözüyle değerlendirmek

BAHARDA YEŞEREN BITKILERIN SIRRI ÇÖZÜLÜYOR MU?

Allah dünyada birbirinden harika pek çok sistem yaratmıştır. Bunlardan bir tanesi de her sonbaharda solan yaprakları dökülen ağaçların, ilkbaharda tekrar yeşermesi ve çiçek açmasıdır.
Aynı anda tüm bitkiler yeşerir, ağaçlar çiçek açar. Bir kaldırımın arasındaki ufacık bir boşluktan dahi kendilerine yol bulan  tohumlar,

Toplardamalarda kan akışı yukarı doğru nasıl sağlanır

KURAN’I KENDİ DİLİMİZDE OKUMAK VE ANLAMAK

Hiç Türkçe Kuran okudunuz mu?
Peki okuduğunuz ayetler üzerinde düşündünüz mü?Bir ayeti okuyup, anlayıp ve bu ayet benim üzerimde, benim yaşantımda ya da çevremde nasıl tecelli ediyor yani nasıl gerçekleşiyor diye aklınıza geldi mi?
Muhtemelen birçok insan için bu soruların tamamının cevabı “Hayır” olacaktır. Ancak bu hemen değişmesi gereken bir durumdur.

5 Şubat 2014 Çarşamba

Bize anlatılan en büyük yalanlardan biri: Taş Devri Yalanı

Taş devri dediğimde, herkesin aklında ve gözünde çeşitli bilgiler ve görüntüler canlanacaktır. Hatırlarsanız, çok küçük yaşlarımızdan itibaren okullarda bize eskiden yaşamış insanların taşı taşla yonttuklarına ve çok ilkel şartlarda yaşadıklarına dair dersler verildi. Ama aslında gerçek böyle değildi.

Bilimsel araştırmaların tamamı eski medeniyetlerin çok ileri teknolojik şartlarda yaşadığını açıkça ortaya koymuştur. Evrimcilerin insanların güya yeni yeni konuşmayı öğrendiklerini iddia ettikleri sahte Taş devri dönemine ait arkeolojik bulgular, o dönemdeki insanların sanat zevki olduğunu, resim yaptıklarını, mükemmel evler ve yapılar inşa ettiklerini ve beyin ameliyatları yaptıklarını bizlere gösteriyor.

3 Şubat 2014 Pazartesi

Siyaseti vicdandan bağımsız düşünmek yanılgıdır


Öncelikle Müslümanlara bir zulüm olduğunda bunun sık sık gündeme getirilmesi, zulmü ve baskıyı ortadan kaldırmak için etkili bir yöntemdir. Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Burma'da ve dünyanın diğer yerlerinde zulme uğrayan kardeşlerimizin sıkıntılarını sivil toplum kuruluşları, halkımız ve Hükümetimiz daha çok gündeme getirirse, bu faaliyet, kardeşlerimizin kurtuluşuna bir vesile olur. Unutulması, unutturulması demek zalimlerle kardeşlerimizin başbaşa bırakılması demektir.
Suriye şu anda haber sitelerinde kısa 1-2 paragrafla ya yer alıyor ya da hiç yer almıyor. Peki Suriye’deki iç savaş bitti mi? Çocuklar artık açlıktan ölmüyorlar mı? Kadınlar, zavallı erkekler işkencelere uğratılmıyorlar mı?

Müslüman kadın iffetine son derece düşkün, kaliteli, bakımlı ,modern ve temizdir

 

Hayatınızdaki bazı detaylar neden var?

İnsan okumadığında, bilgi sahibi olmadığında ve en önemlisi de bunlar üzerinde düşünmediğinde kendisi için hayati konuları fark etmeyebilir.
Oysa gördüğümüz, duyduğumuz herşey önem taşır, bir mesajı vardır, bizim de bu mesajlar üzerinde düşünmemiz ve ne için var olduklarını anlamamız gerekir çünkü Allah bize Kuran’da şöyle buyurmuştur:
Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır. Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz? (Zariyat Suresi, 20-21)

22 Ocak 2014 Çarşamba

Dünyadaki kargaşanın altındaki ortak bela: Darwinizm

Suriye’de anne-babalar çocuklarını hayatta tutabilmek için tüm imkanlarını kullanıyorlar, daha doğrusu hiçbir imkanları yok ama yine de çabalıyorlar. 
Suriye’de bitki kalmadı, ağaçlar yok, hayvanlar katledildi, tarım tamamen yok edildi, binalar bombalandı, sanayi tesisleri yerlebir edildi.

Buna rağmen insanlar yaşamaya çalışıyorlar. Hep söylediğim gibi Suriye tek örnek değil, dünyanın her yerinde özellikle İslam ülkeleri başta olmak üzere büyük bir kargaşa ve büyük bir acı yaşanıyor. 
Peki nedir böylesine büyük bir yıkıma sebep olan? İnsanları acımasızlığa iten, kendi komşusunu, akrabasını, arkadaşlarını katlettiren nedir?
20. Yüzyılda dünya savaşları tarihin gördüğü en büyük katliamlara, ölümlere sebep oldu. Milyonlarca insan, acımasız liderlerin zulüm politikaları yüzünden boş amaçlar uğruna hayatlarını kaybetti, evsiz-işsiz kaldı, yurtlarından oldu, büyük sıkıntılar yaşadı.

Allah'a şükürler olsun bize rızasını kazanabilmemiz için yeni bir güne daha başlamayı nasip ettiği için.


Eklem sıvısı

Zulmü unutmamak ve unutturmamak

Bu yazımda çok önemli bir konudan bahsetmek istiyorum, daha doğrusu birçok kişinin unutmaya yüz tuttuğu bir konudan. Suriye’den.
 
Öncelikle Müslümanlara bir zulüm olduğunda bunun sık sık gündeme getirilmesi, zulmü ve baskıyı ortadan kaldırmak için etkili bir yöntemdir. Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Burma'da ve dünyanın diğer yerlerinde zulme uğrayan kardeşlerimizin sıkıntılarını sivil toplum kuruluşları, halkımız ve Hükümetimiz daha çok gündeme getirirse, bu faaliyet, kardeşlerimizin kurtuluşuna bir vesile olur.
 
Unutulması, unutturulması demek zalimlerle kardeşlerimizin başbaşa bırakılması demektir.

19 Ocak 2014 Pazar

25 YILDA NEDEN BİRŞEYLER DEĞİŞMEDİ?

Geçtiğimiz günlerde Suriye’de Esad kimyasal silah kullanarak 2.500 masum sivili katletti. Aradan geçen günlere rağmen dünya kamuoyu hala saldırının kimyasal olup olmadığını tartışıyor, 2.500 kişinin katli çoğu kişi için hiçbir şey ifade etmiyor gibi görünüyor.
Bundan 25 yıl önce de benzer bir katliam baba Esad tarafından yapılmıştı. 5 binden fazla insan birkaç saat içinde hayatını kaybetti, 7 binden fazla insan da yaralandı. Saldırının etkileri sonucunda günümüze kadar yaklaşık 45 bin kişinin öldüğü, 60 binden fazla kişinin de sakat kaldığı tahmin ediliyor.

Güzelliklerin farkına varabilmek

FELAKETLER GERÇEKTEN DOĞAL MI?

Son günlerde Amerika’da gerçekleşen hortumlar, fırtınalar ve kasırgalar sonucunda birçok insan hayatını, çok sayıda insan da evini kaybetti. Bu doğal afet dakikalar içinde gerçekleşti ve büyük bir yıkıma sebep oldu. Devasa ağaçlar, sağlam binalar adeta birer kağıt gibi ezildi ve geriye yıkıntılar kaldı. Yine geçtiğimiz günlerde Kanada’da göl kenarında bir kasabada hiç görülmemiş bir olay oldu ve fırtınanın göldeki buz kalıplarını kasabanın üzerine taşıması bir buz seli oluşturdu. Buz, bir duvar gibi hareket ederek evleri yıktı ve binlerce dolarlık zarar oluştu.