3 Şubat 2014 Pazartesi

Hayatınızdaki bazı detaylar neden var?

İnsan okumadığında, bilgi sahibi olmadığında ve en önemlisi de bunlar üzerinde düşünmediğinde kendisi için hayati konuları fark etmeyebilir.
Oysa gördüğümüz, duyduğumuz herşey önem taşır, bir mesajı vardır, bizim de bu mesajlar üzerinde düşünmemiz ve ne için var olduklarını anlamamız gerekir çünkü Allah bize Kuran’da şöyle buyurmuştur:
Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır. Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz? (Zariyat Suresi, 20-21)

Her sabah yatağınızdan kalkar, günlük hayatınıza başlarsınız, kalbiniz atar, nefes alırsınız, yemek yer, sesleri duyarsınız. Bunların hepsi otomatik gerçekleşir ama çoğu zaman vücudunuzda neler olup bittiğini düşünmezsiniz bile. Tek bir hormon üzerinde düşünelim:
Hücrelerimiz hiç durmadan çalışır ve sayıları 100 trilyondur ancak bu muazzam sayıya rağmen hiç karışıklık olmaz, hepsi ne yapacağını çok iyi bilir. Gerektiğinde tek başına gerektiğinde ise birlikte hareket ederek, yaşamımızı devam ettirmemize vesile olurlar.
Bunun için hangi hızda çalışacaklarını, neyi, nereye, nasıl götüreceklerini, kiminle ortaklaşa hareket edeceklerini bilmek zorundadırlar. Bu muhteşem uyumun sağlanması için ise hücrelerimize hangi hızda çalışacaklarını söyleyen bir idareci gerekir, aksinde ise sonuç bedenimiz için hiç de iyi olmaz.
İşte bütün bu düzeni sağlayan, tiroit isimli hormondur. Bu hormon 100 trilyon hücremizin her birini teker teker bulur ve tembellik etmelerini engeller.
Burada bahsettiğim “idareci-ortak çalışma-uyum” gibi insanlara has bütün özellikler mikro düzeydeki gözle görülmeyen moleküller arasında gerçekleşir. Gözü, kulağı, aklı, herhangi bir gücü olmayan bu moleküller şuurlu varlıklar gibi hareket ederler, hepsi ne yapacağını çok iyi bilir ve gerekeni tam olarak uygular.
Herhangi bir nedenle bu hormonun eksikliği ya da fazlalığı durumunda mutlaka dışarıdan müdahale edilmesi gerekir yoksa hücre faaliyetlerinin yavaşlaması ya da hızlanması vücutta çok ciddi sorunlar oluşturur. İşte bu gibi eksiklikler oluşana kadar birçok insan tirodin önemini hiç düşünmemiş hatta varlığından haberdar bile olmayabilir.
Bedenin acizliğini düşünmek
İnsan kendi vücudundaki sistemlerin çalışmasında hiçbir etkiye sahip değildir, kalbinin atması, gözlerinin görmesi, kanın tüm hücrelere ulaşması, hücrelerin enerji üretmesi, karaciğerdeki muhteşem işlemler ve daha birçok konuda hiç kimsenin bir denetimi yoktur.
İnsan vücudu atomlardan meydana gelen hücrelerin oluşturduğu bir bütündür, hepsi birbirine bağlı parçalardan oluşan bu muhteşem makine, Allah’ın verdiği ömür boyunca durmadan çalışır.
Aslında herkesin bunu düşünmesi ve anlaması için Allah birçok sebep de yaratmıştır, örneğin herşey zamanla eskir, insan da zamanla birlikte yaşlanır, bedeni eski gücünü kaybeder, görünümü değişir, hastalıklar artar.
Yaşlılık dünyada özel olarak yaratılan bir eksikliktir, ölüm ise dünya hayatının kaçınılmaz bir gerçeğidir. Her kim olursa olsun, yani en güzel insan da olsa, en zengin ya da en tanınan kişi de olsa, en güçlü de olsa Allah’ın ayette bildirdiği gibi, “Her nefis ölümü tadıcıdır (Ankebut Suresi, 57).”
Bütün bu konuları düşünen insan herşeyin Allah’ın emriyle ve isteğiyle gerçekleştiğine, kendisinin ise Allah’ın yarattığı aciz bir varlık olduğuna kesin kanaat getirir. Yaşamındaki her anın Allah’ın kontrolünde olduğunu anlar. İşte bu nedenle iman hakikatlerini anlatmak, herkesin bu konulardan haberdar olmasını ama en önemlisi de detayları görüp, olağanüstlüğü fark edecek şekilde üzerinde düşünmesini sağlamak çok önemlidir.
İman hakikatlerini anlatmak neden önem taşıyor?
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, iman hakikatlerinin önemini çok hikmetli bir şekilde şöyle açıklamıştır:
Bu zamanda iman hakikatlerinin birinci maksat, birinci vazife, asıl amaç olması gerekir. Bunun dışındaki şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalır.
Risale-i Nur’la onlara hizmet etmek en birinci görev, merak konusu ve asıl amaç olmalıdır...
Hem Risale-i Nur’un gerçek talebeleri ölümsüz elmaslar seviyesinde olan iman hakikatlerini anlatma vazifesi içinde iken zalimlerin satranç oyunlarına benzer konularla ilgilenecek, onların kutsal vazifelerini sekteye uğratmamak ve anlayışlarını karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum. (Orjinalinden Türkçeleştirilerek alınmıştır.) (Kastamonu Lahikası, s. 84-85)
İman hakikatleri yani Allah’ın yaratmasının delilleri insanları imana yaklaştıracak, iman edenlerin de imanlarını güçlendirecek vesilelerdir. Kesin bilgiye dayalı bir iman da insanın Allah korkusunun artmasını, dolayısıyla Allah’ın emir ve yasaklarını daha bilinçli ve titiz bir şekilde yerine getirmesini sağlayacaktır.
Yaratılış delilleri üzerinde derin tefekkür sahibi olan bir kimse, ibadetlerini huşu içerisinde yerine getirirken, artık yaptıklarını Allah’ın gördüğüne ve iyiliklerinin karşılığında  Allah’ın onu mükâfatlandıracağına kesin kanaat getirmiştir. Aynı şekilde yaptığı en küçük hatayı da Allah’ın biliyor olması onu tevbe etmeye ve hatalarından süratle vazgeçmeye yöneltecektir. Bu da tabi ki her an güzel ahlaka yönelten önemli bir vesiledir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder