9 Aralık 2013 Pazartesi

ZAMANA GÖRE GEVŞEMEMENİN ADI: SABIR

Dinimiz İslam, bütün insanlara güzellik getiren, Yüce Rabbimiz Allah’ın muhteşem ahlakının bir tecellisidir. İslamiyet, iyilik ve bereketin kaynağıdır, sevincin, kardeşliğin, barışın kaynağıdır. Dünyayı nasıl yaşayacağımızı, sevgiyi, güzelliği, dürüstlüğü, iyiliği, şefkati hep din ile öğreniriz.
Ayetlere baktığımızda güzel ahlaka dair Allah’ın birçok örnek verdiğini görürüz. Ben bu yazımda sabır ve tahammül arasındaki farka değinerek güzel ahlakın kaynağının din olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Sabır ve tahammül arasındaki fark
Kuran’da Rabbimiz, “Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir.” (Şura Suresi, 43) buyurmuştur. Sabretmek ve affetmek üstün bir ahlak özelliğidir. Öfkelenmek kolay olandır,

OLUMSUZ BİR RUH HALİ MUTLULUĞUN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGELLERDEN BİRİDİR

Güzel söz söylemeyi, sevgiyi, merhameti çok iyi bilen insan bir yandan da öfkeye, üzülmeye ve olumsuzluğa eğilimli bir varlıktır. Hatta üzüntü, küsme ve içine kapanma gibi olumsuzluklar insanın çocukluğundan itibaren çok iyi bildiği ve şeytanın insanlara en çok yaklaştığı konulardandır
Özellikle geçmişte yapılan hatalar, birçok insanı olumsuzluğa ve üzüntüye sürükler. Tekrar tekrar geçmişteki olayları anımsayıp anlatan, pişmanlıklarını dile getirip, o hataları nasıl yaptıklarına hayıflanan kişiler aslında büyük bir yanılgı içindedirler. Çünkü iman eden bir insan için, geçmişinin bir üzüntü konusu olmaması gerekir. Çünkü Allah her olayı kaderde mutlaka hayırlarla ve hikmetlerle yaratmıştır. İnsan elbetteki geçmişteki hatalarından pişmanlık duyacak, bunları tekrarlamamak ve telafi etmek için çaba harcayacaktır. Ama bunların hiçbirisi hiçbir zaman için bir üzüntü konusu ya da olumsuz bir ruh haline girmek için sebep olamaz.

Uykuda kulakların aktif olması büyük bir mucizedir

İNSANLARI UYARMAK VE KURAN İLE ÖĞÜT VERMEK

Bazı insanlar dini kendi başlarına yaşamak zorunda olduklarını düşünür ve diğer insanlara da dini anlatmaları, Kuran ahlakını öğretmeleri gerektiğini akıllarına bile getirmezler.
Halbuki bir Müslümanın en büyük sorumluluklarından biri Kuran’ı ve Kuran’da Allah’ın bize ayetlerle çok detaylı anlattığı Kuran ahlakını tüm insanlara tebliğ etmesidir.

BAŞBAKANIMIZIN İDEALİNDEKİ GENÇ NESİL

Hatırlayacak olursak, Başbakanımız Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla İstanbul'da düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada okullarda seçmeli olarak Kur'an-ı Kerim'i, onun yanında Hazreti Peygamber'in hayatını yani Siyer-i Nebi’nin öğretilecek olmasının büyük bir fırsat olduğunu belirtti. Peygamberimiz (sav)’in hayatından çok istifade edilmesi gerektiğini, Peygamberimizin hayatının her bir anının bütün insanlık için okunacak, ezberlenecek bir ders olduğunu belirterek çok güzel bir konuya dikkat çekti. Kur'an-ı Kerim nasıl insanlık için yol gösterici ve nur olarak indirilmişse Hz. Muhammed (sav)’in hayatının da insanlık için bir rehber, ilham kaynağı olduğunu belirtti. Tabi ki bunlar çok önemli, umut verici sözler. 2013 yılında böylesine dindar bir Başbakanımızın olmasından millet olarak kıvançlıyız ve gurur duyuyoruz.
Ve yine hatırlayacak olursak, Başbakanımız bir süre önce de “dindar bir gençlik” yetiştirmek istiyoruz şeklindeki idealini dile getirmişti;