9 Aralık 2013 Pazartesi

OLUMSUZ BİR RUH HALİ MUTLULUĞUN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGELLERDEN BİRİDİR

Güzel söz söylemeyi, sevgiyi, merhameti çok iyi bilen insan bir yandan da öfkeye, üzülmeye ve olumsuzluğa eğilimli bir varlıktır. Hatta üzüntü, küsme ve içine kapanma gibi olumsuzluklar insanın çocukluğundan itibaren çok iyi bildiği ve şeytanın insanlara en çok yaklaştığı konulardandır
Özellikle geçmişte yapılan hatalar, birçok insanı olumsuzluğa ve üzüntüye sürükler. Tekrar tekrar geçmişteki olayları anımsayıp anlatan, pişmanlıklarını dile getirip, o hataları nasıl yaptıklarına hayıflanan kişiler aslında büyük bir yanılgı içindedirler. Çünkü iman eden bir insan için, geçmişinin bir üzüntü konusu olmaması gerekir. Çünkü Allah her olayı kaderde mutlaka hayırlarla ve hikmetlerle yaratmıştır. İnsan elbetteki geçmişteki hatalarından pişmanlık duyacak, bunları tekrarlamamak ve telafi etmek için çaba harcayacaktır. Ama bunların hiçbirisi hiçbir zaman için bir üzüntü konusu ya da olumsuz bir ruh haline girmek için sebep olamaz.

İman insanın içindeki kötülükleri yok edecek güçtür
Dünyadaki imtihanın bir gereği olarak Allah, her insanın nefsinde olumsuz özellikler yaratmıştır ancak bunlardan sakınma gücünü de insana vermiştir. Bu gerçek bir ayette şöyle bildirilmiştir:
“Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).” (Şems Suresi, 8)
İnsan kıskançlığı bilir ve bu kötü ahlak özelliğine karşı nefsinde bir eğilim olabilir. Ancak Allah’ın Kuran’da bizlerden nasıl bir ahlak istediğini düşünen bir insan, Allah’ın böyle bir özellikten razı olmayacağının şuuruna varır ve nefsini hemen bu yönde eğitir. Aynı durum, öfke, gerilim, kin ve diğer kötü ahlak özellikleri için de geçerlidir. İnsan en ufak bir şeyde öfkelenmeye, yanlış anlamaya, alınmaya, küsmeye, içine kapanmaya, gerilmeye, kızmaya eğilim gösterebilir ancak bunu imanıyla ve Allah korkusuyla hemen yok edebilecek güce de sahiptir.
Allah korkusu Müslümanın böyle durumlara karşı sürekli uyanık olmasını, dikkatinin ve şuurunun açık olmasını sağlar.  Samimi kalple iman eden bir insan 24 saat neşeli ve mutlu olacak güce sahiptir. Üzerinde her an Allah’a tevekkül etmenin getirdiği bir sevinç vardır.
İman edenler çok zorlu imtihanlarla ya da nefislerine zor gelen bir durumla da karşılaşsalar, maddi yönden zorluklar da görseler, Allah’ın her an, her şeyde bir hayır yarattığını düşünerek yaşadıkları için hep mutludurlar.
Allah Kuran’da insanlara “üzülmeyin” diye emretmiştir,
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.”  (Al-i İmran Suresi, 139)
İman eden bir insan Allah’ın Kuran ile bildirdiği emir ve yasaklara gönülden uyar. Allah’tan korkan bir insan haram olan fiilleri yapmaktan şiddetle kaçınır. Allah’a duyduğu derin aşktan dolayı Allah’ın emir ve yasaklarına uymadığında bunun dünyada ve ahiret hayatında karşılığı olacağını bilir ve Allah’ın sevgisini kaybetmekten çok çekinir.
Unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek ise şudur: Dünyadaki her insan bir gün ölümle karşılaşacaktır. Dünya hayatı, vesveseler ve üzüntülerle vakit kaybedilemeyecek kadar kısa bir dönemdir. Dünya gibi kısa kısa kalınan bir yerde, bu değerli zamanı üzülerek, Allah'ın istemediği bir ahlakı göstererek, nimetleri fark edemeden geçirmek insan için hiç kuşkusuz ki çok büyük bir kayıptır.
Sonsuz ahiret hayatını düşünen bir insan, dünyadaki kısa imtihan dönemini Allah’ın en çok razı olacağı amellerde bulunarak geçirmek için çaba gösterir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder