27 Şubat 2014 Perşembe

Neyi, Nasıl ve Ne Zaman Yapacağız?

Bazı insanlar Kuran-ı Kerim'i ulaşılmaz ve hatta anlaşılmaz bir kitap gibi görürler. (Kuran'ı tenzih ederim) Kuran'ın sürekli okunması, anlanması ve ve her an Kuran'a göre yaşanması gerektiği ise bu kişilerin muhtemelen akıllarına bile gelmemiştir.

Oysa bu yanılgı, birçok insanı boşluğa, sıkıntıya, hüzne, kıskançlığa, nefrete, kargaşaya, savaşa özetle felaketlere sürükleyen bir durumdur. Allah Kuran'ın okunması, kavrayıp anlanması ve hayata geçirilmesi gerektiğini bize ayetlerde bildirmiştir:


 … Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz? (Enam Suresi, 65)

 Andolsun, Biz onlara bir Kitap getirdik; iman edecek bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık. (Araf Suresi, 52)

Kuran'ın okunması ve yaşanmasına dair ayetler bu kadar açıkken aksini iddia edenlerin olması şaşırtıcıdır. Samimi olarak Allah'a yönelen bir kişiye düşen ayetleri okumak, bunlar üzerinde düşünmek ve hayatına geçirmek olmalıdır. Neyi, ne zaman ve nasıl yapacağımızı bize gösterecek olan Kuran-ı Kerim ayetleridir:


Maddi ya da manevi olarak zorlu bir durum oluştuğunda insan hemen Kuran ayetlerini düşünüp sabırlı ve tevekküllü davranması gerektiğini hatırlayabilir.


 Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (Nahl Suresi, 42)

 Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cehd edip (çaba harcayıp), sabredenlerin (destekçisidir)... (Nahl Suresi, 110)


  • Öfkeye neden olacak bir ortamda, “öfkelerini yenenlerdir” ayetini düşünüp öfkesini yenmesi gerektiğini anımsar.


 Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)


  • Birine yardım ederken, bir fakiri doyururken yine ayetleri aklına getirir ve en güzelini, en iyisini vermesi gerektiğini bilerek hareket eder.


 Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın... (Bakara Suresi, 267)


  • Kızacağı bir ortam oluştuğunda ya da kötü sözlü biriyle karşılaştığında da sözün en güzelinin söylenmesi gerektiğini hatırlar.


 Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır... (İsra Suresi, 53)


  • Ne olursa olsun güzel ahlak gösterir, her zaman en güzel hitap şeklini kullanır, en hoşa gidecek cevapları verir.


 Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azap vardır...' (Sebe Suresi, 10)



Dinimiz bu kadar anlaşılabilir ve uygulanabilir iken bazı insanlar hala kendileri için çok zorlu olan bir yaşamı tercih edebiliyorlar. Kendilerine Kuran dışında yol göstericiler arayabiliyorlar. Kendileri için "bir şifa ve rahmet(İsra Suresi, 82) olacak Kuran'ı terk ederek, sıkıntı, keder, üzüntü, umutsuzluk, neşesizlik, sevgisizlik içinde kısacık ömürlerini heba edebiliyorlar. Yaşamlarının, var olmalarının amacını unutarak sonsuz yaşamlarında kurtuluşlarına vesile olacak Kuran'ı göz ardı edebiliyorlar. 

Değerli Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri“Kur'an-ı Hakim mürşidimizdir, üstadımızdır, imamımızdır, her bir adapta rehberimizdir” (Mektubat, 359) demiştir. Tüm hayatını insanları Allah'a iman etmeye ve Kuran ahlakını yaşamaya davet ederek geçirmiş bu mübarek insanın Kuran hakkındaki sözlerinden birkaçını hatırlatmak istiyorum:


 Ey eski çağların, cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur'an'ın sabahında uyanınız! Yoksa Kur'an-ı Kerim'in güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla, vahşet ve gaflet sizi yağma edip, perişan edecektir! (Hutbe-i Şamiye, 51)

 Kur'an kalplere kuvvet ve gıdadır. Ruhlara şifadır. Gıdanın tekrarı, kuvveti arttırır. Tekrar etmekle daha me'lüf ve me'nüs olduğundan lezzeti artar. (Mesnevi-i Nuriye, 127)

 Ey alem-i İslam! Uyan, Kur'an'a sarıl! İslamiyet'e maddi ve manevi bütün varlığınla müteveccih ol! (Barla Lahikası, 140)


Şu hiç unutulmamalıdır ki; Allah insanları yaratırken onları Kuran ahlakını, Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetini yaşadıkları takdirde mutlu, huzurlu, mutmain, akıl ve bedenen güçlü ve sağlıklı olabilecekleri şekilde yaratmıştır. Kuran dışında bir yol ve yöntem arayanlar milyonlarca, milyarlarca yıl geçse de aradıklarını hiçbir zaman bulamayacaklardır. Çünkü bizi yaratan Rabbimiz bizim ruhumuzu en iyi bilendir. 

Allah'ın indirdiği nura uyanlar, Kuran'ı kendilerine yol gösterici olarak kabul edenler, Allah'ın izniyle dünyada ve ahirette daima kolaylıklarla karşılaşır, huzurlu bir yaşam sürerler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder