19 Ocak 2014 Pazar

FELAKETLER GERÇEKTEN DOĞAL MI?

Son günlerde Amerika’da gerçekleşen hortumlar, fırtınalar ve kasırgalar sonucunda birçok insan hayatını, çok sayıda insan da evini kaybetti. Bu doğal afet dakikalar içinde gerçekleşti ve büyük bir yıkıma sebep oldu. Devasa ağaçlar, sağlam binalar adeta birer kağıt gibi ezildi ve geriye yıkıntılar kaldı. Yine geçtiğimiz günlerde Kanada’da göl kenarında bir kasabada hiç görülmemiş bir olay oldu ve fırtınanın göldeki buz kalıplarını kasabanın üzerine taşıması bir buz seli oluşturdu. Buz, bir duvar gibi hareket ederek evleri yıktı ve binlerce dolarlık zarar oluştu.

Bunlar son dönemde hiç görülmedik şekilde gerçekleşen yüzlerce felaketten sadece birkaçı. Bunlardan başka durup dururken oluşan devasa çukurlar, buz selleri, toprak kaymalarıyla dümdüz hale gelen dağlar ve Dünyaya düşmeye başlayan ve Dünyanın çevresinde gittikçe çoğalan göktaşları da var.
Göktaşları konusundaki bilgiler oldukça düşündürücü…
Bu konuda yapılan önemli çalışmalardan biri İngiliz astronom Scott Manley’e ait. Manley, son 30 yılda keşfedilen tüm göktaşlarının günlük haritasını çıkararak toplam 11.000 resimden oluşan bir video oluşturdu. Bu ilgi çekici videoda yer alan birkaç rakamı sizlerle paylaşmak ve dünyayı saran göktaşlarının sayısındaki muazzam artışa dikkatinizi çekmek istiyorum.

-1980 yılında Dünyanın etrafında tespit edilebilen 8,954 tane göktaşı görülüyor.
-1985 yılında göktaşı sayısı 11.696,
-2000 yılına girdiğimizde Dünyanın etrafındaki göktaşı sayısı daha önce görülmedik bir hızla artarak yaklaşık bir misli sayıya, 118.441’e ulaşıyor.
-2007 yılında göktaşı sayısı 27 yıl öncesine göre 44 kat artıyor ve göktaşı sayısı 389.325.
-2010 yılına geldiğimizde Dünya yörüngesi, yeşil renkli yoğun göktaşı bulutuyla tamamen çevrilmiş durumda.

Bilim adamları asıl olarak Dünya yörüngesinin içinde olan kırmızı göktaşlarının, Dünyanın etrafında oluşturdukları tehlikeli birikime dikkat çekiyorlar. Nitekim geçtiğimiz günlerde Rusya ve Kanada’ya düşen göktaşları da bu tedirginliğin bir kanıtı niteliğinde.

Bilim adamları doğal felaketlerdeki artışın bir süre daha devam edeceğini, sonrasında ise olayların sakinleşeceğini açıklamaktadırlar. Bu felaketler gerçekleşirken oldukça şaşırtıcı ve harika olaylar da meydana gelmektedir:
Büyük deprem olan bir yerde, tekrar daha  büyük bir depremin olması ender rastlanan bir olaydır. Ancak Endonezya’da Nisan 2012’de, 8.7 şiddetindeki depremin ardından ile 8.2 ve 8.3 büyüklüğündeki artçı depremler gerçekleşmiştir. Aynı şekilde, Meksika’daki 6.5 şiddetindeki depremin ardından 7.1 şiddetinde ikinci bir deprem olmuştur ki bunlar bilim adamlarını hayrete düşürmüştür.
Daha önceki bir makalemde paylaştığım istatistikleri tekrar hatırlatmak istiyorum:
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam tarafından 2010 yılında yayınlanan bir rapora göre, dünyada doğal afetlerin sayısı son 20 yılda 4 kat arttı. Birleşmiş Milletler ve Belçika’daki Louvain Üniversitesi’nin araştırmalarının verilerini inceleyen Oxfam yardım kuruluşu,1980’lerin başında yılda 120 doğal afet meydana gelirken, 2000’lerde her yıl yaklaşık 500 doğal afet meydana geldiğini belirtti. Yine son 10 yıl içinde afetlerden etkilenen kişi sayısı ise yılda %70 artarak 254 milyona ulaştı.

Peki bu durum bize ne düşündürmeli? Doğal afetlerin bu kadar artması normal mi? Bütün bunlar “doğal” mı karşılanmalı? Elbette ki hayır.
Haberlerde izlediğimiz tornado, tsunami, deprem, sel gibi felaketlerin hepsinin bir sebebi var.
Son yıllarda -tarih boyunca belki de hiç görülmedik şekilde- doğal afetlerin sıklaşmasının da bir nedeni var: İnsanların düşünmesi ve öğüt alması…
Dünya hayatındaki herşey yok olucudur, en güzel ev veya araba zamanla eskir, muhteşem bir meyve birkaç gün içinde bozulur, insan her gün biraz daha yaşlanır. Hayvanlar, bitkiler, eşyalar kısacası herşey Allah’ın adetullahının bir gereği olarak her an yok oluşa doğru ilerler.
 Allah Dünya’nın geçici bir yurt olduğunu bize Kuran’da bildirmiştir ve bu gerçeği teyit edecek şekilde de çeşitli olaylar yaratmaktadır. Doğal afetler de bu yok oluşun vesilelerinden biridir.
Her sene etki dereceleri ve sayıları artan doğal afetler bizlere, kıyametin çok yakın olduğunu, dünya hayatının geçiciliğini, insan bedeninin acizliğini ve aslında hiçbir şeye güç yetiremediğimizi hatırlatırlar. Teknolojik imkanlar kullanılarak alınan tüm tedbirlere rağmen doğal afetleri engellemek mümkün değildir, sadece öncesinde tedbir alarak can kaybı azaltılmaya çalışılmaktadır.
Elbette ki inananlar olarak bizler, “De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51) ayetinde bildirildiği üzere Allah’a tevekkül ederiz. Allah’ın, “Korunma tedbirlerinizi alın.” (Nisa Suresi, 102) ayetinde bildirildiği üzere gerekenleri yaparız ancak olağanüstülüğü de görürüz.
Bizlere düşen bütün bunların hikmetlerini görerek, “bunlar doğal afetler tabi ki olacak” gibi yüzeysel düşüncelerden kaçarak, Allah’a tam teslim olan, Allah’ın rızasını gözeterek bunu kazanmak için çalışan insanlar olmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder