16 Eylül 2012 Pazar

Akşam Gazetesi Yazarı Elif Aktuğ ile Röportaj



KIZ KARDEŞLERİMİ ASLA KISKANMAM

Damla Pamir (Orta ve Lise Öğretimimi Özel Kültür Kolejinde tamamladı. Ardından Haliç Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümünde eğitim gördü)


-Müthiş bir eğitimin var, tebrik ederim. Okuldayken nasıl hayallerin vardı? Yaptığın işten memnun musun, ileriye yönelik nasıl çalışmaların var?


Okul yıllarında öncelikli olarak eğitimimi tamamlamak üzerine odaklanmıştım. Ancak canım Hocamla tanıştıktan sonrasadece üniversite tahsilinden çok daha geniş bir perspektif ile hayata bakmaya başladım. Kendi eğitimim kadar, çevremdeki, toplumdaki hatta dünyanın dört bir yanındaki insanların eğitiminin de çok önemli olduğunu gördüm. Sayın AdnanOktar’ın dünya barışı, huzuru, refahı adına yürüttüğü faaliyetlerin ne kadar önemli olduğunu anladım. Ayrıca insanların dünya çapında içerisine düştükleri büyük manevi yozlaşmanın; insanlar arasındaki sevgi, şefkat, merhameteksikliğinin, dağılmışlığın, birlik beraberlik ruhundaki eksikliğin acil olarak telafi edilmesi gerektiğini düşünerek bu yönde çalışmalara başladım.

Yaşanan tüm acıların, sıkıntıların, çatışma ve savaşların, zulümlerin çözümünün çok kolay olduğunu, Kuran ahlakınınyaşanmasıyla tüm dünyaya sevgi, barış ve huzurun hakim olacağını insanlarımıza göstermeyi hedefliyorum. Büyük bir ülkü ve büyük bir ideal adına çalışmalar yapıyorum. Dolayısıyla elbetteki yaptığım çalışmalardan çok memnunum.



-Osmanlı dönemi ve kültürünü neden bu kadar sevdin, seni yönlendiren ve etkileyen bir rol-modelin var mıydı?

Çocukluk yıllarından beri Osmanlı tarihine karşı ilgim vardı, Osmanlı Tarihi ile ilgili çok fazla kitap okudum. Üniversite yıllarında da Sayın Hocamız’ın Osmanlı tarihini anlatan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm dünyaya yön vermesinin altında yatan en önemli unsurun İslam ahlakı olduğunuanlatan eserlerini okudum Bu eserlerde Osmanlı padişahlarının tüm dünyaya adalet getiren uygulamalarının aslında hep Kuran kaynaklı olduğunu gördüm.
Dolayısıyla benim bu Türk ve Osmanlı Tarihi alanında araştırmalara başlamam ve Osmanlı toplumunun tarihini,sosyo-kültürel özelliklerini kültürel ve kuramsal boyutlarıyla derinlemesine inceleyen bir kitap çalışması hazırlamaya başlamam da bu aşamadan sonra gerçekleşti. Tarihi belge ve dokümanlara dayalı olarak hazırladığım ve hali hazırdadevam eden bu kitap çalışmam, Osmanlı tarihinde dönüm noktası sayılabilecek olayları da farklı bir pencereden yorumlar nitelikte.


-Bazı programlarda 6 kız bir aradasınız. Aranızda kıskançlık, çekememezlik gibi sorunlar oluyor mu? Kız kardeşler bile tartışır ya kimi zaman bu amaçla sordum, bir sorun olduğunda nasılhalledersiniz?

Biz birbirimizi Allah sevgisiyle çok fazla seviyoruz, kıskançlık kelimesi bile bana çok yabancı geliyor. Zaten kıskançlık haramdır, bizim aramızda kıskançlık tartışma asla olmaz, her zaman sözün en güzelini söyleriz, birbirimizin çok daha iyi ve güzel olması için çaba sarf ederiz. Kuran’a uygun düşündüğümüz için kalbimizde hiçbir surette kıskançlık hissi oluşmaz. Kız kardeşlerimin hepsi benim canımdan daha değerlidir ve inşaAllah onlar benim cennet kardeşlerim.


-MaşaAllah ve inşaAllah demek ve bunu sıkça tekrar etmek kimin fikriydi ve neden bu kadar ilgi çekti sence?


Bu sözleri söylemek Allah’ın emri ve Peygamberimiz (sav)’in tavsiyesidir. Güzelliğin, nimetin, gücün asıl sahibininAllah olduğunu insana hatırlatır. Çok ilgi çekmesi sanırım insanların bu ahlakı böyle titizlikle uygulayan insanlarla ilk kez karşılaşmalarından kaynaklanıyor. Ama bizimle birlikte artık dindar olan ya da olmayan her insan inşaAllah vemaşaAllah sözlerinin anlamını öğrendi ve her kesimden çok fazla insan artık bu güzel sözleri günlük hayatında kullanmaya başladı.


-Think Tank düşünce kuruluşları başkanlarını konuk ediyoruz demişsin, kimler mesela? Neler konuşuluyor?

Mesela BuildingBridges programımızda, bir Think Tank kuruluşu olan Din ve Kamu Politikası Enstitüsü Kurucu Başkanı(Institute on ReligionandPublicPolicy) aynı zamanda Nobel barış ödülü adayı Joseph Grieboski’yle bir televizyon programımız oldu. Grieboski ile programda uluslarasıpolitika özellikle Ortadoğu politikası, Arap baharı, Türk İslam Birliği , İslam dini , yobazlığın olumsuz etkileri, Terör ve kökeni Darwinizmden bahsettik. Genellikle dünyadaki savaşların ve terörün son bulması için barış gönüllüsüolarak fikir alışverişinde bulunuyoruz. Darwinist materyalist sistemin tamamen ortadan kalkması için ortak projelerimiz oluyor. Din, dil, ırk ayırt etmeden, dünyadaki açlığın, yoksulluğun, zulmün son bulması için hep birlikte çalışmalaryapıyoruz.


-Sence ülkemizin en büyük sorunu nedir? Nasıl çözümlenir?

Ülkemizin en önemli sorunu elbette terördür. Çözüm için, terörün fikri kaynağına bakmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insanın fiillerine yön veren şey, benimsediği inançtır.Fikirleridir. Kişi sapkın bir inanca veya fikre sahipse bu doğrultuda hareket eder. O zaman yapılması gereken şey, o fikrinin yanlışlığının kendisine anlatılmasıdır. Anlatmakla da kalmayıp, inandığışeyin yanlışlığının kendisine bilimsel olarak ispat edilmesi gerekir. Delilleri gördüğünde yanlış olan fikirsistemi çökecektir. Beyni buna direnemez, yani bilimsel delillere direnemez. İlla ki ikna olur. Böylece silahı elinden kendi bırakacaktır. Çünkü silahı eline aldıran inancını artık yitirmiştir.Biz de baktığımızda terör örgütünün marksist, leninist, komünist bir inanca sahip olduğunu görüyoruz. Bu ideolojilerin fikri temeli ise Darwinizme dayanıyor. Demek ki yapılması gereken şey Darwinizmin, materyalizmin, komünizmin, marksizmin yanlışlığınıanlatmaktır. Anti propagandayla ikna ve telkin yolunu kullanmaktır. Özetle, fikri mücadeledir.


-Hocanın iltifat etmesi hoşuna gidiyor mu?

Canım Hocamın iltifatları çok hoşuma gidiyor tabii ki. Çünkü Hocamız’ın kalbinde müthiş bir Allah sevgisi var ve o duyduğu coşkuyla bize olan sevgisi, güzel iltifatları çok etkileyici ve kalbimde derin bir heyecan oluşturuyor.



-Muhafazakar yaşam mütevazı olmayı gerektirir. Sizler mütevazı kızlar mısınız?

Muhafazakarlık kavramına yüklenen anlam önemli. Eğer muhafazakarlıktan kastedilen Allah’ın sınırlarının korunması ise, güzel olan toplumsal ve kültürel değerlerimizin savunulması ise evet biz muhafazakarız. Ve yine evet, inşaAllah mütevazıyız. Alçakgönüllülük Allah’tan korkan, O’na boyun eğen her Müslüman’ın temel vasfıdır. Güzel olan hiçbirözelliğimiz kendimizden değil. Sahip olduğumuz her şey gerçekte Allah’a ait. Bunun idraki içindeyiz, inşaAllah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder