29 Mayıs 2014 Perşembe

Ortadoğu'da Aşiretleşen Devletler ya da Devletleşen Aşiretler

Aşiretler soya dayalı sosyal bir örgütlenme biçimi ve hemen hemen tüm Arap coğrafyasında görmek mümkün. Yemen’de de sosyal hayatın hatta siyasetin en önemli figürleri aşiretler.
 
Aşiretlerin içindeki dayanışma ruhu mensuplarına avantajlar sağlıyor. Ayrıca aşiretler sayesinde büyük toprak parçalarını, insan ve hayvan nüfusunu sevk ve idare etmek kolaylaşıyor. Bu nedenledir ki Aşiretler, Arap coğrafyasında tarım çağından içinde yaşadığımız modern çağlara kadar varlığını sürdürebilmişler. 

Bir Karınca Her Zaman En Kısa Yolu Bulur

Yiyecek bulmak için dışarıdaki dev dünyaya adım atan bir karınca için zaman çok değerlidir. En kısa süre içinde yiyeceği bulması ve bir an önce yuvasına dönmesi gerekir. Küçücük boyutlarına rağmen karıncalar bu görevde insanlardan daha başarılıdırlar... 
Karıncaların Yol Bulma Stratejisi
Karıncalar, yiyecek bulmak için kendi bireysel

23 Mayıs 2014 Cuma

Fırsatları iyi değerledirmek ya da...

Fırsatları iyi değerledirmek ya da değerlendirememek

Seçim yapmak zorunda kaldığınız durumları düşünün, iyiyi ve kötüyü ayırt etmeniz gereken, kendi nefsinizle çatışan ya da başkalarının çıkarlarını ön plana almanız gereken durumları…
Bütün bunlar ruhunuzun eğitilmesi için var edilen olaylardır ve insanın dünyadaki imtihanının bir parçasıdır.

Soma ve Türkiye’nin yüzleştikleri

Felaketler ardından zor dönemleri getirir. O zor dönemler, insanların ortak bir duyguyu paylaştıkları, ortak düşündükleri zamanlardır. İşte Türkiye, Soma faciası ile şu anda böyle bir dönemden geçiyor. 
 
Yaşamını yitirenleri, birer birer kazılan mezarları, maden ocağının girişinin önünde oğullarını, babalarını, eşlerini bekleyenleri izlemek kolay değil elbette. Şu bir gerçek ki Türkiye ciddi bir sınavdan geçiyor. Bu sınav Türk halkını, bölgedeki sorumluları ve elbette hükümeti yakından ilgilendiriyor.

Dinimizde Baskı Ve Tahakküme Yer Yoktur

Güzel dinimiz İslam’ın önemli bir özelliği vardır. Kişinin yapacağı ibadetlerin Allah Katında makbul ve kabul edilebilir olması için, ibadetler içten gelerek, kalben kanaat getirilerek yapılmalıdır.
Bunun için de kişinin önce Allah'ın varlığına, dinin gerekliliğine kesin inancı gerekir. Allah’ı hür aklıyla kavraması, Kuran’ı hür iradesiyle kalben tasdik etmesi gerekir. Ancak bu şekilde tüm benliğini ruhunu dinin güzelliklerine, nimetlerine alabildiğine bırakması mümkün olabilir.

Kişinin yapacağı ibadetlerin veya hizmetlerin şuurlu yapılması da önemlidir. İslam dinini yaşayacak birinin severek ve isteyerek Müslüman olması, Allah'ın emir ve tavsiyelerini canı gönülden, kendi vicdani kanaati ile yerine getirmesi şarttır.

Örneğin kişi, kılacağı 5 vakit namazı, malından infak ederek vereceği sadakayı veya tesettürle ilgili hükümleri yalnızca Allah rızası için, isteyerek, kanaat getirerek, severek yerine getirmelidir.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

İslam Yeniden İhya Edilecek

Dünyadaki birçok insan Kuran’dan habersiz ve buna kendini müslüman olarak adlandıran kişiler de dahil. Hatta Kuran’ı hiç okumamış, kendi türettikleri ruhbanlıklarla, batıl inanışlarla Kuran ahlakını yaşadıklarını iddia eden büyük bir kesim var. Kuran’ı değil aslında batıl bir dini yaşıyorlar ancak bunun farkında değiller.

Bu kişiler Allah’ın verdiği nimetleri haram kılıyor, güzellik, sevgi ve huzur dini olan İslam’ı haşa insanların özgürlüklerini, sevinçlerini kısıtlayan, dünyayı yaşanamaz hale getiren bir din gibi sunuyorlar. Allah’ın verdiği ve helal kıldığı nimetleri “din adına” yasak kılarak, hakkı batıl ile örtüyorlar.

Bu kesimin din anlayışlarına baktığımızda hep nefret, öfke, mutsuzluk var; hep yasaklar, hep kısıtlamalar, hep sıkıntı var. “Müslüman gülemez, mutlu, sevinçli, eğitimli, modern, bakımlı olamaz, müzik dinleyemez, dans edemez” diyorlar. Bu gibi kişilerin kalpleri, ruhları gecenin zifiri gibi kapkaranlık çünkü Hakkı uygulamıyor, hakkın yerine batılı koyuyorlar.

1 ayakkabı, 1 çorap ve 3 kardeş

Aslında yazımın başlığı Suriye’de yaşanan zorlukların bir bölümünü kısaca anlatıyor.
Suriye’den paylaşılan resimler bir mizansen değil ya da 1. Dünya savaşından kalan görüntüler değil, 3 yıldır devam eden iç savaşın resimleri bunlar.

Kışın soğuğunda tek bir ayakkabı ve tek bir çorap ile ısınmaya çalışan 3 küçük kardeşin resmine bakmak bile istemediğini yazmıştı bir kişi. Oysa bu resimlere iyi bakıp hamiyet hislerimizin güçlenmesini sağlamak çok önemli. Evinize ya da biraz daha uzağa evinizin yakınına bomba düştüğünü düşünün.

Böyle bir durumda ne çoraplarınızı yanınıza alabilirsiniz ne ayakkabılarınızı ne de yiyeceklerinizi. O anda sadece canınızı kurtarmaya çalışırsınız, o anda sadece o yerden uzaklaşmaya gayret edersiniz.

Sonrasında da yıkıntılar içinde bulduklarınızla idare edersiniz. İşte başta tarif ettiğim resimdeki kardeşlerin yaptığı bu.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Bülent Arınç Özür Dilemeli

Neden mi?

Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç, katıldığı bir sempozyumda benim tertemiz, iffetli imanlı çok değerli kız kardeşlerim hakkında hoş olmayan açıklamalar yapmıştır.
Arınç söylemiş olduğu sözlerle, sadece beni ve arkadaşlarımı değil Türkiye’de yaşayan başı açık, dekolte giyinen, gülen, eğlenen, şarkı söyleyen, bikini mayo giyen, özgür yaşayan tüm kadınları büyük bir itham altında bırakmıştır.

Bülent Arınç, “İslam adına, iman adına, Kur'an adına, edep, fazilet adına, namus, ar, haya adına bir şey bulamıyorsunuz”  şeklindeki açıklamasından dolayı özür dilemelidir. Sadece bizden değil tüm başı açık, dekolte giyinen, modern kadınlardan özür dilemelidir. Türkiye’deki kadınların %90’ının başı açıktır.

Arınç, kendi inançlarına göre başı açık, diledikleri gibi giyinen, modern, gülen ve eğlenen kadınları çirkin bir hayat yaşadıkları ve namussuzluk yaptıkları yönünde bir iftiraya maruz bırakarak hedef göstermiştir. Oysa ki, Arınç’ın gelini de başı açık, mini etek giyen, dekolte kıyafetler tercih eden bir bayandır. Ve bana göre bu son derece de normaldir. Ayrıca Sn. Arınç, gelininin evlenmeden önce oğluyla bir süre flört etmiş olmasını da son derece normal karşıladığını belirtmekte ve hatta “bundan memnuniyet duyduğunu” ifade etmektedir. Dahası Arınç’ın kendisi de dekolte hanımlarla birlikte eğlenmekte, şarkılar söylemekte, fasıl yapmaktadır. Dolayısıyla tüm bunları “namussuzluk” olarak gördüğünü söylemiş olması çok büyük bir hatadır.